14 Eylül 2013’de Turkcell’in kurumsal blogunda (harika bir projeydi, kapatıldığı için çok üzüldüm), yazdığım yazıyı aynen sizinle paylaşıyorum. Öngörülerde sorun yok ama 14 Eylül 2023’e iki yıldan az zaman kalmışken hedeflerin gerisinde olduğumuzu da söylemeliyim.
Şimdi gelin, 10 yıl sonrasında nasıl bir dünyada yaşayacağımızı hayal etmeye çalışalım.
- Öncelikle her yanımızın sensörlerle dolu olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz sanırım. Üstelik sadece etrafımız değil, üzerimizde de birçok sensör olacak. Kan basıncımız, kan şeker ölçümümüz anlık alınıp merkezi sağlık sistemine iletilecek.
- Tabii bu kadar bilgi “büyük veri”yi oluşturacak. Bu verinin analizi ile toplumsal çıkarımlar yapılıp, stratejik kararlar alınabilecek. Kan şekerinin beklenenin üzerinde toplumsal olarak yükselmesi anında, hızlıca etki eden ve kararlar alan kuruluşlar olacak.
- Verinin bir yerde toplanması ona insanların ulaşabiliyor olması anlamına gelmeyecek. Toplumsal karar alıcılar veriler anonimize edildikten sonra onlara ulaşabilecekler. Bir kişiyi bu veriler içinden takip etmek ciddi izinler gerektirecek. Bu izinler olmadan yapılması durumu ise ciddi cezai yaptırımları getirecek.
- Bu verinin anonimize edilmesi için çalışan kişiler olacak. Toplum çalışanları veriyi detaylandırmak isterken bu izinleri belirleyen kişiler daha az veriyi açmak için yöntemler arıyor olacaklar. İşin bu kısmı yeni ve çok ciddi bir çatışma alanı olacak.
- Bilgisayarlar daha doğrusu yazılımlarla konuşmak için şu an pek de tahmin edemediğimiz yeni bir input (giriş) yöntemi oluşturulacak. Bu yöntemin hareket dili ya da konuşma mı olacağı tartışılırken aklımıza gelmeyen bu yöntem dünyanın gidişatını değiştirecek.
- İstemci – sunucu mimarisine yeniden dönüş yaşanacak. Bulut bilişimin de etkisi ile 20 yıl önce ankesörlü telefonlarda olduğu gibi internete bağlanmak, işlem yapmak için merkezi terminaller kullanılacak. Bu terminallerin yaptığınız işlemleri unutması için çalışan veri güvenliği uzmanları olacak.
- Evinizde ve her yerde karşılaştığımız ekranlar akılsız terminallere dönüşecek. Elimizdeki cihazlarla gönderdiğimiz görüntü ne ise bu monitörler onu yayınlayacak. Bu şekilde toplumun kullanımına açılmış farklı monitörler olacak. Tabii eskiden ATM’lere papağan takan dolandırıcılar bu ortamlarda verileri kopyalamanın yollarına bakacaklar.
- Anahtarımız, cüzdanımız ve iletişim aracımız yakınsayacaklar. Yılların yakınsama teknolojileri bu üç cihazı birleştirip yeni nesil cep telefonlarımızı oluşturacaklar. Cep telefonlarımız en gizli bilgilerimizin bulunduğu en önemli alan olacağı için, vasiyetle verilmesi veya öldüğümüzde devlet güvencesi ile yok edilmesi söz konusu olacak.
- Kıyafetlerimizin üzerinde bile sensörler bulunacağından, bu yıl kaç kere kırmızı giymişim sorusuna anında cevap bulabileceğiz ya da aynı davete giden iki arkadaş kıyafetlerini birbirlerine bildirmeseler bile evden çıkarken giydiklerini bilebilecekler. Bu, tabii inanılmaz bir izinler yumağını doğuracak. Kişinin hangi izinleri kime vermesi gerektiği ve o kişiyle ilişkisi bozulduğunda izinlerin yeniden düzenlenmesi konusunda yasal yardımlar alacağı izin danışmanları olacak.
- Yaşam alanlarımızdaki beklentiler de çok yükselecek. Akıllı evler hayatın vazgeçilmezleri olacak. Ev, içinde yaşayan kişiyi takip edecek ihtiyaçlarını o söylemeden anlayıp karşılayacak.