90’lı yılların başında herkes convergence (yakınsama)dan bahsediyordu. O zamanlar bu yakınsama cep telefonu ve internet birleşmesi ile oluşacak deniliyordu. Geçenlerde Apple iphone ile ilgili, kullanıcıları tarafından yapılan bir reklam seyrettim. iPhone herşeye yarar, bazen de telefon konuşmanızı sağlar diyordu. Gerçekten bakıyorum pil ömrümü telefonla konuşmak değil artık veri iletişimi harcıyor. Hatta skype’ın yeni iphone uygulaması altta açık kalma özelliği ile her an telefonunuzdaki konuşmayı voip (voice over internet protokol) üzerinden yapmaya başlıyoruz. Bu tabii cep telefonunun anteninin de az kullanılmasına sebep oluyor!
Cep telefonu, internet yakınsaması o kadar ilginç bir noktaya geldi ki; evimdeki ipod wirofon uygulaması ile bir telefon oldu. Eskiden formlarından neyin telefon neyin kumanda olduğunu anlayabiliyorduk ama artık misafirlerime neyin ne olduğunu anlatmak zorunda kalıyorum. Hepsi bir fırtınanın içinde savrulan objeler gibi birbirlerine karıştı.
Fırtına öyle garip bir hal aldı ki; bugün arama motoru işiyle uğraşan bir şirket yarın bambaşka bir sektörün mesela haberciliğin en büyük global oyuncularından biri olabiliyor. Eskiden havuzda rüzgar olduğunda gazete okuyamazken, şimdi gazete ıslanmasın diye uğraşıyorum zira tabletime yüklü okuyorum. Yani artık gazete de bilişim teknolojilerinin bir parçası. Tabii bu sadece son tüketici tarafında geçerli değil, blogcular da artık yazılı basının bir parçası haline geldi. Daha ilginci twitter’da köşe yazarlarını takip ediyorsanız, birgün sonra yazacakları yazıyı çok rahat tahmin edebiliyor, ana haber bültenlerindeki haberlerin yüzde 90’ını bilir hale geliyorsunuz.
Teknolojinin devinimi radyoculuğu da değiştirdi… Podcastler aracılığı ile dünyanın bambaşka bir köşesinde izlenilir hale gelebiliyor. Biraz müzik arşivi olan bir kişi bile, koca bir radyo istasyonunu varmış gibi çalışabiliyor.
Gazetecilik, habercilik ve radyoculuğun yaşadığı fırtınalı günler şu aralar televizyonculuğu sarmaya başlıyor. Yazılımcılıktan gelme bir bilişimci, medyada ise yıllarca köşe yazarlığından, radyoculuğa, kamera önü ve yöneticilik de dahil olmak üzere her noktasından televizyonculuğa bulaşmış biri olarak, buradaki gelişmeyi yıllar önce hissettim. Türkiye’nin IPTV derneğini kurup yöneticiliğini yapmaya başladım.
Yakınsamalardan bahsettik. Ben her medyaya ayrı bir fırtına gözü ile bakıyor ve bu yakınsamaları fırtınaların çarpışması olarak görüyorum. Şimdiye kadar olan bu yakınsama noktalarında hep başlangıcında medya baskın sonunda internet üstün gelmişti. Ama bu sefer karşımızda kusursuz bir fırtına var. Televizyon ve internet yeni dünyanın en özel mecrası iptv’yi oluştururken önce korkunç bir çarpışma olacak, toz duman birbirine karışacak. Sonrası mı? Sonrası yepyeni ve çok özel bir dünyanın doğuşu olacak.